Ana Sayfa Blog Sayfa 80

Etki Liderlerinin Etik Kuralları: Kime Göre, Neye Göre?

0

Blogger Nikki Parkinson, etki liderleri* ve bloggerlar için etik kurallar yaratılmasına karşı çıkıyor.

Parkinson’ın Mombrella için yazdığı yazıyı aşağıda Türkçeleştirilmiş olarak yayımlıyoruz.

Türkçede tek kelimelik karşılığı olmayan İngilizcedeki “Influencer” kelimesi aşağıda “Etki Lideri”, “Influencer Marketing” ifadesi de “Etki Lideri Pazarlaması” olarak çevrilmiştir.


Hayatımı kazanma şeklim için havalı bir tanım yapmak gerekirse; tam zamanlı profesyonel bir blogger’ım – ya da online etki lideriyim.

Aynı zamanda 20 yılını yerel gazetelerde geçirmiş bir gazeteciyim. 8 yıl önce işimi bıraktım ve kazara Avustralya’nın önde gelen profesyonel bloggerlarından oldum.

Telstra İş Ödülü kazandım, yani evet, online etki lideri olma işi kazanç sağlıyor.

Bu açıklamalarımın ardından, benim ve diğer etki liderlerinin yaptıklarının etik kurallar tarafından yönetilmesi üzerine konuşacağım.

Bu konu ne zaman açılsa –ki Avustralya’da blog yazmak bir “şey” haline geldiğinden beri çok sık açılıyor– gözlerimi deviriyorum.

Ben gazetecilik yaparken, kimse gazeteciliğin etik kurallarını yönetmiyordu. Çoğu insanın bağımsız bir şekilde kendi işini yürüttüğü online dünyada bunun gerçekleşme şansı ne kadar?

Ticari bir medya kuruluşunda çalışan herkes, birçok kez ticari olarak sağduyulu davranmak zorunda kalmıştır.

Gazetede çalıştığım dönemde, reklamverenleri haberlere dâhil etmem ya da benzer şekilde, reklamverenlerin rakiplerini haberlerin dışında tutmam istenirdi. Bir yazının advertoryal ya da tanıtım olması halinde bu belirtilirdi.

Büyük bir gazetenin seyahat bölümüne bir bakın. Haberlerin çoğunun büyük markaları destekliyor olması sizce tesadüf mü?

Herhangi bir büyük gazetede, büyük reklamcılar ürünlerini başyazı sayfasına yerleştirmiş olur. Güzellik sayfalarında yüzlerce ürün bulunur; ancak bu ürünlerin güzellik editörlerine ve yazarlarına sunulduğuna ya da bir güzellik markası tarafından düzenlenen bir etkinlikte misafirperverliğin tadını çıkardıklarına dair bir açıklama bulamazsınız.

Bu etkinlikler akıl almaz ölçekte olabilir. Sadece bir ürün lansmanı için Avustralya ya da başka yurtdışı ülkelerine lüks geziler gibi… Biliyorum, çünkü yeni kariyerimde bu gibi etkinliklerden bir ya da ikisine davet edilme şansım oldu.

Peki fark ne? Açıklayayım: Instagram ve Facebook paylaşımlarımda, markanın konuğu olduğumu belirtiyorum. Bunu daha sonraki blog yayınlarımda da belirtiyorum.

Bunu etik kurallarla yönetildiğim için yapmıyorum, basitçe etik olan bu olduğu için yapıyorum.

Okurlarımı kandırmak istemiyorum. Ticari çalışmalarımı açıkça belirterek onlara tıklayıp ayrılma şansı tanıyorum. (1200 kişi katılımlı okur anketine göre) sadece% 4’ü bunu yapıyor. Okuyucularımın %96’sı, blogumda veya sosyal medya hesaplarımdaki sponsorlu içeriklerden memnuniyet duyuyorlar, çünkü kiminle çalıştığım konusunda iyi seçimler yaptığıma güveniyorlar.

Ve fark şu ki; önüme çıkan her ticari fırsatı değerlendirmiyorum. Ortalama olarak, kabul ettiğim her bir çalışma için iki veya üç kampanyayı geri çevirmiş oluyorum.

“Başarılı” online etki lideri çalışmaları “başarılı” oluyor çünkü etki lideri kendisini takip edenlere değer veriyor ve o güveni boşa çıkarmamak için her gün emek veriyor.

Güven dürüstlükten gelir. Benim, bana nasıl dürüst olacağımı söyleyen bir etik kurala ihtiyacım yok. Sadece öyle olmayı seçiyorum. Tüm yakın online arkadaşlarımın da yaptığı gibi… Yine de anlıyorum: Online etki liderliği alanındaki herkes bu şekilde çalışmayabiliyor.

Peki etki liderliğinin etik kuralları olsa, bu gerçekten etki liderlerinin yayın şeklini değiştirir mi? Bence hayır.

Bence yapabileceğimiz en iyi şey, bu işteki en iyi uygulamalar hakkında açıkça konuşmak, etki liderlerini, kendi kendilerini düzenleme konusunda teşvik etmek ve desteklemek.

Herhangi bir işletme – online veya offline – etik temelli ticari uygulamaları olmadıkça, uzun vadede sürdürülebilir olamaz.

Sıcak ve hızlı para cazip olabilir, ancak takip edenlerin takibi bırakma hakkını kullanmaları durumunda ilk heyecan kolayca kaybolacaktır.

Kendilerine dürüst olanlar, kitlesini anlayan ve ticari çalışmalarla ilgili şeffaf açıklamalara daima özen gösteren kişiler, uzun vadede bu işin içinde kalmaya devam edecekler.

 

Nikki Parkinson 8 yıldır blog yazıyor, 4 yıldır blogu Styling You’da tam zamanlı çalışıyor.


Kaynak: mumbrella.com.au
Görsel kaynak: pexels.com

Odaklanmak ya da Dikkat Kalıntıları

0

Dijital hayatın içinde odağımızı kaybetmemiz çok kolay. Ve bu odak kaybı bize zaman, verimlilik ve nitelik kaybı şeklinde, katlanarak geri dönüyor. Dijital Topuklar olarak odaklanmada bize neler yardımcı olabilir’i merak ettik ve aşağıdaki yazıyı The Independent‘tan derledik. 


“Ben ne yapıyordum?”

Bu soruyu gün içinde defalarca kendimize soruyoruz.

İster yorgunluk olsun ister motivasyon düşüklüğü ya da dikkat dağıtan başka bir şey, odaklanmada yaşadığımız sorunlar üretkenliğimizde koca bir delik açıyor.

Biliminsanlarının, odaklanmayı arttırmaya yaradığı yönündeki tavsiyeleri şöyle:

Aynı anda birçok işi yapma çabanızı en aza indirin

Birçok işi aynı anda yapan (multitasking) kişiler süper insanlar gibi görünebilir. Fakat 2009’da Stanford’da yapılan bir çalışma bunun bir bedeli olduğunu gösteriyor. Araştırmaya katılan 100 Standford öğrencisinin yarısı kendilerini medya “multitasking“ci olarak tanımlıyor. Diğer yarısı tanımlamıyor.

Dikkat aralıklarını, hafıza kapasitelerini ve bir görevden diğerine geçme becerilerini ölçen deneyde, birçok işi aynı anda yapan kişiler her testte düşük sonuçlar verdi.

Meditasyon

Meditasyon odaklanmayı arttırır çünkü doğrudan konsantrasyonla ilgilidir.

Bilimsel araştırmalar da bunu doğruluyor. Kuzey Karolina Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma, dört gün boyunca günde 20 dakika meditasyon yapan öğrencilerin bilişsel testlerde daha başarılı olduğunu ortaya çıkardı.

Düzenli Egzersiz

Egzersiz sadece beden için iyi olmakla kalmaz, beyin sağlığınıza da faydalı olur. Bu da hafıza kapasitenizi ve konsantrasyonunuzu arttırır.

Bilim insanları düzenli egzersizin beynin nörotrafik etkisini arttırdığını ve bunun da beynin yeni hafıza devreleri oluşturmasına destek olduğunu söylüyor.

Yapılacaklar listesi

Yapılacaklar listesi hangi işlere öncelik vermeniz gerektiğin göstermekle kalmaz, yarım kalan işlerin de kaydını tutar.

“Deep Work” kitabının yazarı profesör Cal Newport, yapılacakların bir listesini tutmanın, sıradaki işe odaklanmanıza yardımcı olduğunu söylüyor.

Bitmemiş işler konsantrasyonunuzu zedeliyor. Buna Zeigarnik Etki deniyor, bitmiş işleri yerine bitmemiş olanları hatırlama eğilimi anlamına geliyor.

Az miktarda kafein

Halsiz düştüyseniz, bir fincan kahve ya da kafeinli bir içecek deneyin. Araştırmalar orta dozda kahvenin odaklanmayı arttırdığını söylüyor – özellikle de yorgun kişiler için.

Ama yine de kahve konusunu abartmayın. Yoksa kahve size stres de yapabilir ve bu da yine konsantrasyonunuzu zedeler.

Molalar verin

YouTube’da kedi videoları izlemenin üretkenliği arttırdığını duymuşsunuzdur. Yani bir bakıma doğru sayılabilir.

Kedi videosu izlemek, yürüyüş yapmak, arada bir birkaç dakikalığına gözlerinizi kapamak gibi şeylerle işinize zaman zaman ara vermek büyük önem taşır. 84 kişide yapılan bir çalışmada, kişilere basit bir bilgisayar görevini bir saat boyunca yapmaları söylendi.

O saat boyunca iki kısa ara verenler işte devamlılık sağlarken, mola vermeyenlerin performansı zamanla düştü.

İşi, işte bırakın

İşten çıktıktan sonra kendinizi işten koparmak ve bir sonraki iş gününe kadar uzun bir ayrılma yaşamak gerekiyor.

Beyninize bir mola vermek bir yana, bazı araştırmalara göre sorundan bir süreliğine uzaklaşmak onu çözmenize yardımcı oluyor. Bilinçdışı düşünce teorisine göre, zor bir durumun dışına adım atmak, içinde kalmaktan daha iyi bir sonuç elde etmenizi sağlıyor.

Fakat bu teori tartışmaya açık. 2015 yılında bilinçdışı düşüncenin avantajlı oluşu üzerine yapılan bir meta analizi bir karardan uzaklaşmanın, kafa yorarak verilen bir karardan daha iyi olduğu konusunda kesin bir sonuç vermiyor.

Beyninize odaklanmayı öğretin

Beyniniz zihinsel bir kastır. Bazı çalışmalar dikkati kolay dağılan insanların “beyin alıştırması” egzersizlerinden faydalanabileceğini söylüyor.

Fakat hangi egzersizlerin -ve etkilerinin ne kadar olduğu- pek net değil. Kaliforniya Üniversitesi’nde beyin ve hafıza üzerine çalışan Susanne Jaeggi bu egzersizlerin faydaları üzerine çalışmalar yapılması gerektiğini söylüyor.

Sessiz bir yer bulmaya çalışın

Çocuk veya korna sesleri gibi ortam gürültüleri stres hormonu olan kortizol salgılamanıza neden olabilir. Fazla kortizol sizi işlevsiz kılar ve odaklanmanızı engeller. Ne yazık ki ne kadar ortam gürültüsüne maruz kalırsak, vücudumuz o kadar kötü etkileniyor.

Birkaç dakika boyunca uzaktaki bir nesneye bakmak

Çoğumuz saatlerimizi ekrana bakarak geçiriyoruz, bu gözlerimizi yorabiliyor ve odaklanmayı zorlaştırıyor.Gözlerinizin yeniden odaklanmasını sağlamak için, birkaç dakika uzak bir nesneye bakabilirsiniz. Bir doktor LifeHacker gazetecisine 20-20-20 kuralını anlatıyor. Her 20 dakikada bir, 20 saniye, 20 feet (6 metre) uzaklıkta bir şeye bakmayı öneriyor.

İyi bir gece uykusu

Kronik uykusuzluk konsantrasyonu etkiler. Yoğun bir iş gününün öncesinde 7-8 saat kesintisiz uyku, duygusal yorgunluk ve iyi odaklanma arasındaki farkı sağlar.

Çevrimdışı olun

İnternetle bağlantınız koptuğunda, sizi işinizden alıkoyacak daha az şey olur. Uzmanlara göre görevler arasında gidip gelmek -Facebook’ta arkadaşınıza yanıt vermek ya da mail kutunuza bakmak- gibi şeyler yüzünden işinize olan dikkatiniz dağılır.

Washington Üniversitesi profesörü Sophie Leroy görev değişiminin neden zor olduğuyla ilgili “dikkat kalıntısı” terimini geliştirdi. Online dikkat dağıtıcıları elemekle işleri arasında gidip gelmezsiniz ve bu odaklanabilmenize yardımcı olur.

Mükemmel çalışma noktası belirleyin

Odaklanmanın büyük bir kısmı iradeden ve karar vermekten geçer. Ego tüketimi adı verilen konsepte göre, belli bir miktarda zihinsel enerjimiz var; karar vermek ve irade bunu tüketebiliyor.

Bu enerjiyi konsantrasyon için saklamak istiyorsak, nerede çalışacağınız konusu gibi karar vermeyi gerektiren etkenlerden kurtulmalısınız. Mesela; odaklanmaya ihtiyaç duyduğunuzda hep aynı noktada çalışın. Böylece yapılacak işiniz olduğunda, nereye gideceğinize karar vermekle zaman kaybetmezsiniz.

Sıkılmaya kucak açın

Newport’a göre rahatlamak için birkaç çeşit uyarana ihtiyacınız varsa, odaklanma beceriniz de bundan kötü etkileniyor olabilir. Netflix izlerken telefonunuzdan Facebook’a bakıyorsanız, bu iki aktiviteden birini seçmek uyaranı azaltır.

Newport küçük dozlarda sıkılmanın faydalı olduğunu, özellikle de sizi aynı anda birden fazla iş yapma yükünden kurtardığını söylüyor.

İşlerinize belirli saatleri ayırın

Hepimiz bunu yaptık. Kafeye girersiniz, önünüzde koca bir gün vardır ve birkaç saat kadar odaklanamazsınız. Newport, vereceğiniz kararları azaltmak konusunda daha sıkı parametreler belirlemenin faydalı olacağını söylüyor. Belirli bir odaklanma noktası seçmek ve “odaklanma saatleri” düzenlemek tükenmenizi önler.


Görsel kaynak: pexels.com

Enerjinizi Tüketen 10 Alışkanlık

0

Günlük üretkenliğinizi arttırmanın en iyi yollarından biri motivasyonunuzu tüketen alışkanlıkları bırakmak. Hayatın dikkat dağıtan şeylerle dolu olması mücadelenin ta kendisidir.

Dikkat dağıtan şeylerin enerjinizi tüketmesine izin vermek gününüzü zorlaştırır. Bunu yerine daha enerjik ve motive olmak için hayatınızda değiştirebileceğiniz şeylere bakın. Bunu yapmak randımanınızı arttıracak ve kendinizi daha iyi hissettirecektir.

İşte size enerji ve motivasyonunuzu gözle görülür ölçüde değiştirecek 10 alışkanlık:

1. Kontrolünüz dışındaki şeyler için endişelenmek.

Hayatın içinde zorlandığınız zamanlar olacaktır. Fakat kontrolünüzün dışındaki şeyler için endişelenmek hiçbir şeyi halletmez.

Başınıza gelen talihsiz bir olay kontrolünüzün dışındadır. Siz ancak bir sonraki adımınıza karar verebilirsiniz. Bu endişeden ve zihninizde sürekli yakınıp duran sesten kurtulmak zordur, fakat olanı kabullenmek size zihinsel alan ve enerji sağlar.

2. Her zaman mükemmeliyetçi olmak.

Her şey mükemmel olmayacaktır. Mükemmelliğin önemli olduğu zamanlar da vardır ama bu genel bir durum değildir. Bu yüzden mükemmel olmak konusunda takıntı olmaktan kaçının. Bu sizi tüketir, çünkü bir şeyi yüzde 95’ten yüzde 100’e taşımak, genellikle en başta 1’den 95’e getirmek kadar enerji ister. Bunun yerine savaşacağınız şeyi siz seçin. Enerjiniz size kalacak ve motivasyonunuz artacak.

3. Başkalarının umursadıkları şeylere takılıp kalmak.

Bir şeyler hakkında konuşan ve şikâyet eden insanlar daima olacaktır. İlgi alanınızda olmayan bir olay ya da durumsa, buna kapılmak sizi tüketir.

Patronlarından şikâyet eden arkadaşlarla geçirilecek 20 dakika bile enerjinizi alır. Olumsuz insanları dinlemek yorucudur. Bu tür durumlardan kaçının. İlgilenmediğiniz konular sizi yormasın ve dikkatinizi dağıtmasın.

4. Yardım edilmek istemeyen insanlara yardım etmek.

Sevdiğiniz biri zor bir dönemden geçiyor olabilir. Ona bir şekilde destek olmak önemlidir. Fakat bu, onu değiştirebileceğiniz anlamına gelmez. Değişim içeriden gerçekleşir.

Zor zamanlarda başkalarına yardım etmek yorucudur. Yardım edemeyeceğiniz durumlarda ısrarcı olmak mantıksız olur. Bazen insanlar da yardımı reddeder. Bu durumlarda öfkelenir ve üzülürsünüz, diğer taraf da daha iyi olmaz.

5. Başkalarının üstü kapalı davranış ve sözlerine fazla dikkat vermek.

Diğerlerinin sözleri ve davranışları canımızı sıkabilir. Bazı durumlarda bu tür sözler ve hareketler kendimize dair değerli şeyler öğretebilir.

Çoğu zaman çoğu meseleya fazla anlam yükleriz. Arkadaşınızın gönderdiği kısa mesajın tonuyla ilgili endişelenmeyin ya da geçen gün yaşadığınız küçük meseleye takılıp kalmayın. bunlar aceleyle ya da kötü bir zamanda gerçekleşmiş olabilir.

Bu tür sözleri ve davranışları düşünüp endişeleneceğiniz zamanlar olabilir fakat savaşlarınızı seçin, küçük şeylerin genellikle önemsiz olduğunu kavrayın. Emin olamadığınızda kafanıza takmak yerine, sorun.

6. Sizi aşağı çeken insanlarla vakit geçirmek.

Son birkaç yıldır sadece birlikte olmaktan zevk aldığım insanlarla zaman geçiriyorum. Bu hep böyle değildi. Girişimcilik kariyerime başlarken, bana para kazandıracak insanlarla çevriliydim. Bu yaşama dair yanlış bir bakış açısı. Her gün kendimden nefret ederdim. Onların beklentilerine uyamamaktan yakınırdım. Bu beni aşağı çekerdi.

Bunun yerine çevrenizde sizi yukarı çeken insanlar olsun. Sizi olduğunuz gibi kabul eden insanlar…

7. Keyif almadığınız işi yapmak.

Zaman zaman keyif almadığınız işleri yapmak kaçınılmaz olabilir. Ancak tam zamanlı işiniz tam da böyleyse, durumu değiştirmeyi denemelisiniz. Haftada ortalama 40 saat çalışıyoruz. Genellikle daha da fazlası oluyor. Bu yüzden size kesinlikle sevdiğiniz işi bulmanızı öneriyorum. Günün 8 saatini karşılığında pek bir şey almadan sizi yoran bir şeyle geçirmek üretkenliğinizi yok eder.

İşinizi bırakın demiyorum, fakat bunun yerine daha fazla zevk alarak yapacağınız bir şey bulmaya çalışın.

8. Sporu atlamak.

Çalar saati kapamak ya da işten spor salona uğramadan doğruca eve gitmek kolay. Böyle yaparak durumu daha kötü hale getiriyorsunuz. Egzersiz yapmak endorfin salgılamanıza neden olur, üzerinizdeki baskıyı azaltan bir zaman yaratır ve daha sağlıklı hissetmenizi sağlar.

Egzersizlerinizi kaçırmak kötü bir alışkanlıktır, çünkü sizden çok şey götürür. Bunun yerine kendinizi haftada birkaç defa egzersiz yapmaya zorlayın. O an için motive olmak zor gelebilir, ama her zaman bu çabaya değer.

9.Geçmişteki talihsiz olayları düşünmek.

Sürekli geçmişe takılıp kalmak kolaydır. Birilerini suçlamak, mazeret yaratmak ve farklı sonuçlar ummak için alan yaratır. Tıpkı kontrolünüzde olmayan şeyler için endişelenmek gibi, geçmişi düşünüp durmak da fayda sağlamak. Yaşadığınız ana dair motivasyonunuzu tüketir. Var olan durumunuzla ilgili sizi aşağı çeker ve işlerin farklı sonuçlanmasını umar durursunuz.

Bunun yerine yapılabilecek tek şey ileriye gitmek.

Fotoğraf: Pexels.com

10.İnsanlara hayır demekte zorlanmak.

Bizi yorsa da, çevremizdekileri memnun etme ihtiyacı hissederiz. Bu nedenle insanlara hayır demekte zorlanırız. Bu bazen iyi olabilir, çünkü biri konfor alanınızdan çıkarır. Çoğu zaman zarar verir. Kendinizi istemediğiniz işler yaparken ve başkalarının sorumluluğunu almış halde bulursunuz.

Çözüm hayır demeyi öğrenmek. Bu geçiş başta zor olabilir ama insanlar size saygı duyacak. Ayrıca size gözle görülür ölçüde başka şeylere ayırabileceğiniz zaman ve güç kazandıracak.

 

Bu makale entrepreneur.com‘dan Türkçeleştirilmiştir.

 

Dijital Topuklar Zirve

2

Türkiye’nin ilk ve tek dijital kadın zirvesi olan Dijital Topuklar, her yıl iki girişimci ve içerik üreticisi (BlogcuAnne.com kurucusu Elif Doğan ve Uykusuz Anneler Kulübü kurucusu Perihan Çıragöz) tarafından düzenleniyor.

Kadınları ilgilendiren her konuda onları bir araya getirmek ve birbirlerinden ilham almalarını sağlamak amacıyla yaratılan zirvenin ilki 2016 yılında gerçekleşti.

Birbirinden öğrenecek çok şeyi olduğuna inanan Doğan ve Gürer, ‘Kadınlar ve dijital dünya’ etrafında kurguladıkları zirveyle; ilham veren fikir önderi kadınları ön plana çıkarabilecekleri, dijitalde yer alan ya da almak isteyen kadınların birbirleriyle iletişim kurup destek alabilecekleri bir platform yaratmayı amaçladılar. Her sene 1 Kasım’da içerik üretiminin niteliğinden, paylaşım yaparken alınan sorumluluklara, ticari etikten çocukların teknoloji kullanımına, dijital girişimcilikten toplumsal cinsiyet eşitliğine kadar kadını ilgilendiren birçok konuyu alanında uzman ve fikir lideri insanlarla masaya yatırıyorlar.

Dijital Topuklar 2016

  • 2016 yılında ilk kez düzenlenen Dijital Topuklar’da Ayşe Arman, Serdar Kuzuloğlu, Refika Birgül, Damla Çeliktaban, Elif Tanverdi gibi isimlerin de bulunduğu kadroyla birçok oturum gerçekleştirildi, #benimhikayem teması altında yan oturumlar oldu.
  • Batman, Isparta, Adana, İzmir başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından 600’den fazla katılımcının ağırlandığı zirveyle sosyal medyada 7 milyonun üzerinde paylaşım sağlandı.
  • Ayrıntılar için: Dijital Topuklar 2016

Dijital Topuklar 2017

  • Ayşe Arman, Ali Koç, Özlem Gürses gibi alanında tanınmış isimler moderatör olarak oturumlara yön verdi.
  • Hande Birsay (hihieved), Reçelblog yazarı Rümeysa Çamdereli, karikatürist Erdil Yaşaroğlu, “Yazan Kızlar Kardeştir” başlıklı değişim hikâyesi ile oyuncu ve yazar İclal Aydın, YouTuber Aslı Kızmaz, hukuk danışmanı Gökhan Ahi, KAGİDER Başkanı Sanem Oktar gibi isimler konuşmacı olarak katıldı.
  • Dijital medyada paylaşılanların sorumluluğunu üstlenmek, girişimci dijital kadınların yol haritalarını oluştururken dikkat edilmesi gerekenler, Z kuşağına hitap etmenin incelikleri, dijital iletişimde toplumsal cinsiyet eşit(siz)liği gibi konular üzerinde duruldu.
  • Teması #beniseviyorum olarak belirlendi.
  • Etkinlik Twitter’da en çok konuşulan konulardan biri olarak Trending Topic oldu.
  • Ayrıntılar için: Dijital Topuklar 2017

Dijital Topuklar 2018

  • Teması #tutkunubul olarak belirlendi.
  • Aslı Kızmaz günün sunuculuğunu üstlendi.
  • Serdar Kuzuloğlu, Şule Yücebıyık, Bekir Ağırdır ve Ayta Sözeri gibi isimler bireysel konuşmalarıyla katılım gösterdiler.
  • Sema’nın Sağlıklı Mutfağı, BirCeylan, StyleBoom gibi içerik üreticilerinin yanı sıra sanatçı Arzum Onan, kuşak araştırmacısı Evrim Kuran, eğitimci Müjdat Ataman gibi isimler de konuşmacı olarak katıldı.
  • Dijital doğanları anlamak, girişimciliğin bilinmeyen tarafları, feminen liderlik, sosyal girişimcilik, toplumsal cinsiyet eşit(siz)liği gibi konular üzerinde duruldu.
  • Ayrıntılar için: Dijital Topuklar 2018

“Etki Lideri”nin etkisini ölçmek

0

2017 yılında “influencer marketing “(etki liderleri ile çalışarak gerçekleştirilen pazarlama aktiviteleri) birçok markanın pazarlama stratejilerinin en önemli bileşeni haline geldi. Herhangi bir marka hali hazırdaki etki lideri ortaklarıyla gerçekleşen etkileşimi belirleyebilirken, markalar büyük resmi görmüyor. Bu da az ya da çok takipçili etki lideriyle çalışmanın işe sağladığı verimi anlamalarına engel oluyor.

10 farklı boyuttaki (20K ve 7 Milyon arası takipçi) topluluğun etki liderleri markadan bahsettiğinde gerçekleştirdiği etkileşim artışını görmek için araştırıldı. Araştırmada 5038 etki lideri, 16 sektörden 875 marka yer alıyor.(Otomobil, güzellik-cilt bakımı-tüketici sağlığı, içecekler, elektronik, moda, gıda, saç bakımı, kişisel bakım, restoran, perakende satış, spor giyim, iletişim, seyahat, saat ve takı)

Metot:

İlk görevimiz hangi etki liderleri ile çalışacağımıza karar vermekti. Marka düzeyinde başladık, sektörler arası dengeli bir seçimle 875 markanın bir listesini oluşturduk ve bu markaların instagram sayfalarındaki diğer taraftan “mention”ları(etiketlemeleri) taradık. Marka tarafında birden fazla “mention(etiket)” alanlar etki lideri müdahalesi olarak işaretlendi. “Mention” yapan etki lideri  tarafından karşılanan etkileşim artışını hesapladık:

Etkileşim artışı = Markanın etkileşim oranı: Etki lideri tarafından etiketlenmiş postlar – Etki lideri olmayan postlarda markanın etkileşim oranı/ Etki lideri olmayan postlarda markanın etkileşim oranı

Sonuçlar:

Bu etkileşim artışı ve etki lideri takipçi sayısı bütçeleri U şeklinde bir ivme kazanıyor. Mikro Etki Liderleri (70K altı) ve Makro Etki Liderleri (2.5 m üstü) markalara %10 üzerinde bir etkileşim artışı sağlıyor. Mega Etki Liderleri (7 m üstü) ise bu etkileşimi katlıyor. Orta Etki Liderleri (70K-2.5 M arası) ise yüzde onun altında hayal kırıklığın sebep olan bir etkileşim sağlıyor. Bu markalar için bir uyarı niteliğinde, etki liderleriyle yapılan anlaşma takipçi sayısına bakılarak ve etkileşim göz önünde bulundurulmadan yapılıyor. Bu sebeple orta ölçekli etki liderleri, mikro ölçekli etki liderlerine göre daha pahalıya mal oluyor fakat daha az etkileşim sağlıyor.

 

Araştırmanın devamı artan takipçi sayılarının reklamcılar tarafından daha değerli bulunduğunu gösteriyor.

Koyu yeşil: Çalıştığı kategori sayısı

Açık yeşil: Çalıştığı reklamcı sayısı

Yine de, bu üç veri setinin hepsinin üstü, etki liderleri ile çalışmalardaki verimliliğin net bir resmini çiziyor. Birçok marka orta düzey etki lideri ile orta bütçelerle çalışarak takipçi etkileşiminde verim sağlayamıyor. Bu karanlık suların sebebi sahte takipçi satın almak olabilir ve bu yüzden de büyük topluluklara rağmen az etkileşim sonucu alınabilir.

Önemli İpuçları:

Mikro ve makro  etki liderleri en yüksek etkileşimi sağlıyor. Orta seviyedeki takipçisi olan etki liderleri kendileriyle çalışmak daha az bütçeli olsa da, nispeten daha güçsüz sonuçlar elde ediliyor.

Sonraki Adımlar:

Bir dahaki sefere metodun daha çok yönlü olmasını sağlayacağız. Bunun için herhangi bir markanın, marka instagram sayfasında olmayan etki lideri “mention”larıyla gerçekleşen etkileşimlerini de hesaba katacağız. Böylece etki lideri ortaklıklarıyla yapılan tüm etkileşimleri görebileceğiz ve bu da çeşitli çaptaki etki liderleri ile çalışma dinamiklerine dair yeni içgörüler sağlayacak.

 

Kaynak: https://www.l2inc.com/daily-insights/measuring-the-efficacy-of-influencers

Görsel: bigwellness.com.au