Ana SayfaİÇERİK KRALİÇESİGönüllerin Başkanı: Ayça Şen

Gönüllerin Başkanı: Ayça Şen

Ayça Şen, ya da hayranlarının daha iyi bildiği adıyla Ayça Şen Başkan, İçerik Kraliçesi köşemizin bu ayki konuğu.

Yıllardır kâh ana akım, kâh alternatif medyada konuşan, yazan, sesini duyuran Ayça Şen, bir süredir de düzenli olarak gerçekleştirdiği stand-up gösterileriyle izleyicisinin karşısına çıkıyor. Patreon destekli podcast içerikleriyle de üretimini sürdürüyor, bir yandan kendi müziğini yapıyor, YouTube kanalında da hazırladığı videoları yayınlıyor.

Dijital Topuklar olarak sevgiyle takip ettiğimiz Ayça Şen, bu ayki İçerik Kraliçemiz oldu, sorularımızı cevapladı.

Ayça, sen kimsin?

Ya işte o biraz karmaşık. Ben de tam bu sorunun cevabını arıyorum. Üstelik her bulduğumu sandığımda bulmadığımla yüzleşerek. Bu da bitmez bir macera, hayatın tadı da belki bu macerada.

Farklı platformlarda, farklı içerikler üretiyorsun. Sence bunlar birbirini nasıl tamamlıyor? Sen kendini en çok hangisiyle tanımlıyorsun?

Aslında ürettiğim her şey birbiriyle bağlantılı, tali yollar. Yazı, ses, resim… Yazı yazmak için beslendiğin kanallar okumak, izlemek. Eh, radyocu olunca konuşuyorsun, anlatıyorsun, farklı bir yerden bakacaksın ki dinlesinler seni, lezzetin olsun. İşte yazıdan beslendiğin kanallar bu anlatımlarını da besliyor. Üstelik anlattıkça aklına yeni şeyler geliyor, yazdıkça anlatıyorsun. Ses desen aynı şekilde. Yıllardır şarkı çalıyorum radyolarda, müzik yapmamda bu yılların dinleyiciliği, müzik seçiciliği de ürettiklerimin özgün olmasında yardımcı oluyor. Bir şeylere özenmezsen özgün içerik üretiyorsun ve ne kadar çok izlersen, dışarıdan bakar ve dinlersen o kadar özgün içeriğine ulaşabiliyorsun. Tabii deneyim de çok çok önemli. Yargıdan kurtulmak için özgüven çok önemli, yıllar belki buna yarayabilir. Ama emin de değilim.

Son zamanlarda YouTube’a da ağırlık vermeye başladın. Devamı gelecek mi?

YouTube bu ara yine azıcık yavaşladı ama yapmaya çalışıyorum. Çok istiyorum istikrarlı olmayı. Bu benim için biraz zor. Daha doğrusu üretim ritmini neye göre belirleyeceğimi bilemiyorum. Ama sık içerik üretmek istiyorum. Bu ara oğlanın üniversite hengamesi yüzünden birkaç haftadır aksattım…

https://www.youtube.com/watch?v=VywO_cQwI-c

Stand-up gösterilerinin fikri nasıl çıktı? Canlı performans nasıl bir tecrübe? Dijital bunu besliyor mu?

Malum, kurumsaldan ayrılınca başladım stand up’lara. Kurumsala alternatif üretmek için elimden gelen her şeyi yapıyordum. Bu esnada dinleyici stand up yapmamı istedi, yaklaşık iki sene düzensiz de olsa senede beş altı gösteri yaptım. Bu sene bir şey oldu, sanıyorum izleyici ile aramdaki o samimiyet boyutunu sağladım, aşırı eğleniyoruz. Şimdi artık her ay İstanbul’da bir gösteri var. Belki seneye on beş günde bir olabilir. Çok tatlı geçiyor çünkü. Meditasyon gibi.

Türkiye’de henüz çok yaygın olmayan bir gelir modeliyle, kitle fonlamasıyla ilerliyorsunuz. Bu modelin, içeriklerini olumlu ya da olumsuz nasıl etkilediğini anlatabilir misin? Bağımsız ilerlemek isteyen içerik üreticilerine önerir misin?

Patreon dünyada çok kullanılan bir sistem. Daha önce Paypal kullanıyorduk ama yasaklandı. Şimdi Patreon için ayrıca içerik üretiyoruz. Çünkü radyoyu üyelikli sisteme getiremeyiz. Radyonun doğasına yakışmaz bu, ayrıca yapsan da millet kaçabilir. Bu yüzden oraya özel röportaj ve programlar yaparak dinleyiciye kaliteli içerik üretmeye ve üye toplamaya çalışıyoruz. Üç dolardan başlayıp bilmem kaç dolara kadar içerik üreticisine patronluk yaptığın bir mecra burası. Yani tabii işin çok başındayız. İki senedir oradayız ve gösterdiğimiz çabaya göre üye sayımız çok yavaş ilerliyor. Ama biraz da alternatif işimiz olmadığı için sonuç değil süreç odaklıyız. İçerik üreticilerine öneririm ancak dediğim gibi hedef odaklı olmamaları ve karşılık bulmasalar dahi kaliteyi artırarak içerik üretmeye devam etmeleri gerekli.

Bağımsız olmanın artılarından, eksilerinden bahseder misin? Tavsiye eder misin?

Bu çok yorucu ama çok tatmin edici bir şey. Kurumsalda çalışmayınca sana her koşulda maaş veren bir patronun yok. Ya da canın sıkılınca telefon açıp ‘benim tırnağım ağrıyor gelmiyorum’ diyebileceğin ya da ‘amaan nasıl olsa maaş yatıyor’ diyerek şımarıklık yaparak şişireceğin bir yayın yapamazsın. Burası kendi dükkanın ve orada seni dinleyen insanlar kardeşlerin. Yıllardır seni destekleyen, seni seven ve kalbiyle hisseden. Onlara şımarıklık yapamazsın. Nankörlük yapamazsın. Ama şirketler canlı değil, onlara yaparsın. Ayıp belki ama yaparsın. Neticede kurumlar onlar ve başlarındakiler de pis zenginler! Şaka şaka… ama bilinç altımızda böyle bir bilgi var. İşin acayibi, hem patronsun bağımsızken, hem işçi. Bu oldukça insanı geliştiren bir şey.

Bu aralar sesli içeriğe olan ilgi artıyor. “Ev yapımı” radyo ya da podcast kolay mı? Niyetlenenlere kısa önerilerin ya da bir başlangıç noktası tavsiyen var mı?

Ben teknik işlere bakmıyorum, o işler Toni’de. Fakat cebinden para gidiyor hem en başta, hem de her ay düzenli. Para da kazanmıyorsun çünkü markalar reklam vermiyor.

Eğer karşılık beklemeden bir yatırım yapacaksan ya da nadasa bırakacaksan neden olmasın. Ama YouTube’u daha çok öneririm, zira çok daha çabuk yayılıyor. Radyoculuk benim mesleğim olduğu için alternatifler çok sonra geldi bize.

Yeni bir dijital albümün çıktı. “Büyüklere Ninniler”in yapım ve dijital dağıtım süreçlerinden de bahsetmek ister misin?

Albüm bende bol! Yani Büyüklere Ninniler diye bir albüme single’lar yapıyorum ama bir yandan da başka bir albüme daha hazırlanıyorum şu ara. Adı şimdi tam net değil ama galiba “Kurtlarla Koşan Çocuklar” olacak gibi. İki ayrı albüme şarkılar yapıyorum. Ninniler albümü daha soft, adı üstünde ninni, diğeri daha düzenlemeli, müzikal filan.

Nereden, nasıl erişebiliriz?

Müzik işini de bağımsız yapıyorum. Plak şirketim yok. Kendim yapıp dijital ortamlarda; Spotify, iTunes, Apple Music gibi ortamlardan yayınlıyorum. “CD Baby” diye bir dijital dağıtım platformu var, şarkılarını kendin yüklüyorsun, o da tüm dijital ortamlarda yayınlıyor. Sen de onların üzerinde çok ufak da olsa para kazanıyorsun ama aşırı az. Yani para için yapılmıyor.

Gerisi gelecek mi?

Müzik kırk beş yaşından sonra, annemin ölümüyle bana gelen bir dil oldu. Annem yaşarken yaptığım besteleri hiç beğenmezdi. Ama annemden sonra sanki ona ulaşmaya çalışırcasına içimi döküyorum. Şarkı sözü yazmak, onları şarkı halinde müziklendirmek bana o kadar iyi geliyor ki. Sanırım en çok kendimi müzik ile iyi hissediyorum.

Çok teşekkürler!

Siz de çok tatlı kızlarmışsınız! Hem radyomuza hem de stand up’lara ne kadar tatlı destek oldunuz. İşte bağımsız olunca bu destekleri de çok net görüyor ve değerini biliyorsunuz. Çok yaşayın!

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Must Read